
http://www.youtube.com/watch?v=bwhdBfkaJng&feature=related
Pencerede bir saksı var, ev ile sokak arasında bir yerde. Ne evde, ne sokakta. Çiçek yok içinde... Bir sürü yaprak var onun yerine. Nereden geldi, nasıl geldi bilmiyorum. Gerçi evdeki çoğu şeyin hikayesini de bilmiyorum. Çok eşya yok zaten. Yarısını benden önce oturan adam bırakmış gitmiş. Bazen hangi eşyanın benim, hangisinin onun olduğunu bile karıştırıyorum. Çok sıkışırsam eşyaları kokluyorum. Küf kokanlar onunki, küf yerine başka bir şey kokanlar da benimki...
Pencerede bir saksı var, ev ile sokak arasında bir yerde. Ne evde, ne sokakta. Çiçek yok içinde... Bir sürü yaprak var onun yerine. Nereden geldi, nasıl geldi bilmiyorum. Gerçi evdeki çoğu şeyin hikayesini de bilmiyorum. Çok eşya yok zaten. Yarısını benden önce oturan adam bırakmış gitmiş. Bazen hangi eşyanın benim, hangisinin onun olduğunu bile karıştırıyorum. Çok sıkışırsam eşyaları kokluyorum. Küf kokanlar onunki, küf yerine başka bir şey kokanlar da benimki...
Saksının olduğu pencere evin tek penceresi. Ama çok büyük olduğu için iş görüyor. Zaten topu topu 1 tane oda var. Ama büyük bir oda. Misafirim gelse kalabilir. Kedi falan getirme dedi ev sahibi. Hem kediler sevmez beni pek. Evde kedi olsa bile nereden bilecek ev sahibi. Ses yapmaz, koku yapmaz... Kedim olsa güzel olurdu. Saksı? Ne küf kokuyor, ne başka bir şey... Demek ki ikimize de ait değil. Belki evin ilk sahibi bıraktı gitti. Solmamış, hayret. Demek ki bu solmayan cinsten bir bitki. Hem de kokmuyor... Kediler de kokmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder